Sanayileşmenin beraberinde getirdiği iklim değişikliği ve çevresel bozulma dünya için büyük bir tehdit haline geldi. 2019 yılı Aralık ayında AB öncülüğünde; yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması ile iklim değişikliğiyle mücadele, sera gazı emisyonlarının azaltılması, temiz, sürdürülebilir ve yeşil bir çevreye geçiş için büyük bir adım atıldı.
Yeşil Mutabakat adının verildiği bu eylem planı ile AB ekonomisini sürdürülebilir kılmak için çevre bilincinin oluşturulması hedeflendi. Bunun için de temiz, sürdürülebilir ve yeşil bir çevre oluşturmak için çeşitli politikalar geliştirildi.
Yeşil mutabakat eylem planı bilgilendirme ve bilinçlendirme kapsamında 9 temel başlığa sahiptir. Bunlar;
- Sınırda karbon düzenlemeleri,
- Yeşil ve döngüsel bir ekonomi,
- Yeşil finansman,
- Temiz, ekonomik ve güvenli enerji arzı,
- Sürdürülebilir tarım,
- Sürdürülebilir akıllı ulaşım,
- İklim değişikliğiyle mücadele,
- Diplomasi,
- Avrupa Yeşil Mutabakatı bilgilendirme ve bilinçlendirme
faaliyetlerinden oluşuyor. Bu 9 ana başlık altında toplanan Eylem Planı toplamda 32 hedef ve 81 eylemi içeriyor.
Avrupa Komisyonu, merkezi ve yerel yönetimlerde
gerekli prosedürlerin tasarlanmasına ve
yeşil politikaların uygulanması için ihtiyaç
duyulan koordinasyon yapılarının oluşturulmasına
yardımcı olmaktadır.
Avrupa Komisyonu, bu eylem planı kapsamında hedeflediği plana ulaşmak için 1 trilyon Euro değerinde bir yatırım planı hazırladığını duyurdu. Bu bütçe kamu ve özel sektör yatırımlarını kapsamakla birlikte ilerleyen 10 yıllık süreç içerisinde ekonomik dönüşümün finanse edilmesini amaçlıyor.
Yatırım öncelikleri kapsamında;
- çevre ve duyarlı teknolojilere yatırım yapılması,
- inovasyonun desteklenmesi,
- ulaşım çözümlerinin temiz, ucuz ve sağlıklı alternatiflerle sunulması,
- yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş,
- binaların enerji verimli hale getirilmesi
maddeleri yer alıyor.
Türkiye’de ilk adım, Yeşil Mutabakat Eylem Planı isimli genelgeyle atıldı. Bu doğrultuda, Yeşil Mutabakat politikaları ile Türkiye tarafından belirlenen hedefler birleştirilerek ortak bir strateji belirlenmesine karar kılındı.
Bununla birlikte 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri de genelge kapsamında gündeme getirildi. Bu sayede Türkiye’nin ithalata bağlılığını azaltarak üretim süreçlerini sürdürülebilir kılacak bir fırsat edinmesi öngörülüyor.
Bu dönüşüm sürecinin belli bir maliyeti olacağı bilinse de gündeme gelen karbon ticaretinin de maliyetli olacağı aşikar. Geçmişten bugüne inceleme yapıldığında ucuz ham madde ve rekabet gücünü düşük emisyonlu üretimin sağlayabileceğini söylemek mümkün.