İklim kriziyle mücadele konusunda yapılan araştırmalara bakıldığında yapılması gereken iki önemli adım var. Bunların ilki 2030 yılına kadar karbon emisyonlarının yarı yarıya azaltılması, ikincisi ise 2050 yılına kadar tamamen sıfırlamak. Bu yazımızda iklim politikalarına konu olan bu kavramın ne anlama geldiği, neden önemli olduğu ve bu hedefe ulaşmak için neler yapılabileceği gibi konulara değineceğiz.
Net sıfır kavramı en basit tanımıyla;
Atmosfere salınan karbon miktarıyla atmosferden temizlenen miktarın birbirine denk olması demektir. Bu hedefe ulaşıldığı noktada karbon yoluyla çevreye zarar verilmesi önlenmiş olacaktır. Teoride bu şekilde işlese de pratikte bakıldığında karbon salımının tamamen sıfırlandığı bir senaryodan bahsetmek pek de mümkün değil. Ancak gerekli uygulamalar gerçekleştirildiğinde keyfi olarak meydana gelen salımın bitmesi ve zorunlunun telafi edilmesi mümkün hale gelecek. Bunun için ülkelerin belirleyeceği politikalar ve çeşitli standartlar sayesinde Net Sıfır ile sürdürülebilir bir geleceğe adım atmak çok daha kolay bir hale gelecek.
Karbon salımı sebebiyle dünyaya verilen zararı en aza indirmek son derece önemli. Çünkü iklim değişikliğine sebep olan emisyonlar şu anki düzeyinde tutulmaya devam edilirse önümüzdeki seneler içinde kritik sıcaklık eşiğinin 1,5C’yi fazlasıyla aşacağı öngörülüyor.
Karbon salımı dünyamız için ciddi tehditler oluşturuyor olmasına rağmen birçok ülkenin bu krizin farkında olması telafi etmek için harekete geçmek adına bir avantaj. Küresel anlamda net sıfır hedefine ulaşmak için son hedef 2060 yılı olarak belirlendi. Bu amaçla harekete geçmek üzere çeşitli yasalar hazırlanıyor. Hatta konuyla ilgili harekete geçen ülkeler bile var. Tabi bundan sorumlu olan yalnızca ülke politikaları tarafınca hazırlanan yönetmelikler değil. Özel sektörü kapsayan poliçeler nedeniyle şirketler de bu hedef için gerekli adımları atmakla yükümlü.
Tabi her ülkenin ekonomik şartları net sıfır standartlarına uyum sağlayabilecek güçte değil. Bu ülkeler karbon salımını azaltacak uygulamalar yapmadan çalışmalarını yürütmeye devam edecek gibi görünüyor. Bu şartlar altında “Bu ülkenin ekonomik koşulları iyi olmadığı için endüstrisini yenileyememesi ülkenin kendi sorunu mu yoksa küresel bir sorun mu?” sorusunu akıllara getiriyor.
Lakin bu sorumluluğu ülkelere bırakarak kenara çekilmek sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmayı desteklemeyecek bir davranış olur. Bu noktada bireysel olarak yapılabilecekleri de göz önüne almakta fayda var. Günlük kullanım ve sosyal hayattaki alışkanlıkları bu alanda yeniden düzenlemek, sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek başlangıçta küçük gibi gözükse de uzun vadede kayda değer olumlu sonuçlar oluşturacaktır.